sarmak ne demek?
- Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek.
- Kuşatmak, çevirmek, ihata etmek.
- Dolayında yer almak.
- Yayılıp etkisi altına almak, kaplamak
Kültür düşüklüğündeki çöküş, yaygın bir hastalık gibi sarar toplumu.
N. Cumalı - Örtmek.
- Kucaklamak.
- Yumak yapmak.
- Şerit, ip vb. şeyler dolaşmak.
- Stalk.
- Wrap up.
- Strap.
- Wrap.
- Envelop.
- Surround.
- Encircle.
- Bandage.
- Bind.
- Embrace.
- Enclasp.
- Begird.
- Beset.
- Bundle.
- Cincture.
- Clothe.
- Coat.
- Wind.
- Cocoon.
- Coil.
- Coil up.
- Compass.
- Do up.
- Encompass.
- Enfold.
- Enlace.
- Entwine.
- Entwist.
- Enwrap.
- Fold.
- Fold up.
- Furl.
- Gird.
- Appeal.
- Brood.
- Clutch.
- Dress.
- Grip.
- Infest.
- Pack.
- Roll.
- Swathe.
- Weave.
- Wreathe.
- To wrap up.
- To muffle up.
- To lap.
- To envelop.
- To pack.
- To bandage.
- To bind.
- To embrace.
- To hug.
- To wind.
- Round.
- To wrap.
- Around.
- To furl.
- To cover.
- To spread over.
- To surround.
- To enclose.
- To encircle.
- To infest.
- To close in.
- To appeal to.
- To intere.
- To bind up.
- To wrap / to wind around (another.
- To wrap sth up in.
- To wind up.
- To coil up.
- To interest sb.
- To excite the curiosity of sb.
- To twine around.
- To invade.
- To blockage.
- To pac.
sarma
- Saran, içine alan şey, zarf.
- Çevirme.
- Lahana, pazı ve üzüm yaprağının hazırlanan içle sarılmasıyla yapılan etli veya zeytinyağlı yemek.
- Bir ayakta alınan paralel veya dik olarak dikmelerin üzerine yerleştirilen direk.
- Sarılarak yapılan.
- Sarmak işi.
- Erkek dansçının kadın dansçıyı kollarıylasarması.
- Bir filmi ya da bir mıknatıslı kuşağı bir makaradan, bir göbekten öbür makaraya, göbeğe aktarma.
- Susuz sahra. Suyu olmayan çöl.
- Winding.
sarma çubuğu
- Roller.