sakatlanmak ne demek?
- Sakat duruma gelmek
Yolda makineler sık sık sakatlanır.
R. N. Güntekin - To become disabled.
- To become mutilated.
- To become physically disabled.
- To become crippled.
- To become maimed or mutilated.
- To be spoiled.
- Founder.
sakat
- Vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü
- Bozuk veya eksik.
- Bir tarafı bozuk, eksik veya asla bir işe yaramaz olan.
- Handicapped.
- Disabled.
- Lame.
- Invalid.
- Crippled.
- Defective.
- Funny.
sakatlanma
- Vücudun bir bölümün veya bir organın lezyonuna bağlı olarak işlevini yerine getirememesi
- Sakatlanmak işi.
- Mutilation
sakatlanan atın yerine alınan at
- Remount.