saika ne demek?
Kökeni: Arapça
- Yıldırım
Öteden saikalar parçalıyor afakı!
M. A. Ersoy - Sebep
Daha çok artan merakımın saikasıyla kapıya kadar ben de gittim.
E. E. Talu - Bk. yıldırım
- (bkz. saik)
- Sevk eden, götüren.
- Neden, sebep.
- Yıldırım.
- Yıldırım. Ölüm, mevt.
- Motive.
- Inventive.
yıldırım
- Gök gürültüsü ve şimşekle görülen, hava ile yer arasındaki elektrik boşalması, saika.
- Çok hızlı yapılan, olan.
- Bulutlarla yeryüzü arasında oluşan elektrik boşalması.
- Bulutlarla Yer arasımda oluşan elektriksel boşalım.
- Gök gürültüsü ve şimşekle görülen, hava ile yer arasındaki elektrik boşalması.
- Çok hızlı, canlı.
- Bolt.
- Flash.
- Lightning.
- Streak of lightning.
yıldırım
- Gök gürültüsü ve şimşekle görülen, hava ile yer arasındaki elektrik boşalması, saika.
- Çok hızlı yapılan, olan.
- Bulutlarla yeryüzü arasında oluşan elektrik boşalması.
- Bulutlarla Yer arasımda oluşan elektriksel boşalım.
- Gök gürültüsü ve şimşekle görülen, hava ile yer arasındaki elektrik boşalması.
- Çok hızlı, canlı.
- Bolt.
- Flash.
- Lightning.
- Streak of lightning.
saikavari
- Yıldırım gibi. Şiddetli korkutarak. (Osmanlıca'da yazılışı: saika-vari)
saikazede
- Yıldırım çarpmış. (Osmanlıca'da yazılışı: saika-zede)