sabit ne demek?
Kökeni: Arapça
- Yerinden oynamayan, yerini değiştirmeyen, durağan.
- Gerçekliği tespit edilmiş, kanıtlanmış olan.
- Değişmeyen, hep aynı kalan, önceden ayarlanmış.
- Bk. değişmez
- Bk. dursayı
- Kararlı.
- Kımıldamayan.
- Kanıtlanmış.
- Ünlü Türk şairi.
- Anlaşılmış.
- Duran, yerinde durup hareket etmeyen.
- Rigid.
- Staid.
- Standing.
- Staring.
- Invariant.
- Steady.
- Static.
- Definite.
- Proven.
- Localized permanent.
- Deep seated.
- Fixed assets.
- Sedentary.
- Steadfast.
- Substanti.
- Fixed.
- Constant.
- Stationary.
- Settled.
- Immobile.
- Immovable.
- Permanent.
- Stable.
- Firm.
- Attached.
- Changeless.
- Entrenched.
- Established.
- Fast.
- Flat.
- Flat-footed.
- Immutable.
- Indelible.
- Invariable.
- Irremovable.
- Real.
değişmez
- Bkz. dengeli
- Aynen kalan, değişikliğe uğramayan
- Değeri değişmeyen büyüklük.
- Changeless.
- Decided.
- Declared.
- Equable.
- Firm.
- Fixed.
- Flat.
sabit açılı kemer
- Constant angle arch
sabit ağırlık
- Constant mass.
- Constant weight.