sağduyu ne demek?
- Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, aklıselim, hissiselim
Bu halk çocuğunun, sağduyusu, temiz bir yüreği, yiğitliği ve hepsiyle beraber saflığı vardır.
F. R. Atay - Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü.
- (Descartes'da) Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü. Usla eşanlamlı.
- (Günümüzde) Günlük yaşamda iyi yargılama gücü. (Verdiği yargılardan her zaman doğruluk beklenemez.)
- Foresight.
- Forethought.
- Reason.
- Sense.
- Farsightedness.
- Horse sense.
- Judgement.
- Lucidity.
- Lucidness.
- Mother wit.
- Nous.
- Prudence.
- Common sense.
- Good sense.
- Discretion.
- Gumption.
- Prevision.
- Savvy.
- Good sense, common sense.
- Bon sens
sağduyulu
- Sağduyusu olan.
- Commonsensical.
- Businesslike.
- Discreet.
- Having common sense.
- Sb who has common sense.
- Responsible.
- Right minded.
sağduyulu kimse
- Man of sense.