süzülmek ne demek?
- Süzme işine konu olmak.
- Akmak.
- Kuş kanatları gerili olarak görünür bir hareket yapmadan havada ilerlemek
Kuş, gene havada süzülüp daireler çiziyor.
M. Ş. Esendal - Sessizce ve görünür bir hareket yapmadan ilerlemek
Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal.
Y. K. Beyatlı - İnsan sessiz, gizlice ve kayıyormuş gibi gitmek
Bir daha vurdum ve cevap alamayınca her zaman yaptığım gibi usulca kapıyı açıp içeri süzüldüm.
H. Taner - Göz baygınlaşmak, mahmurlaşmak
Bu sözleri söylerken mebusun gözleri süzülerek ufalıyordu.
P. Safa - Uyumlu bir biçimde ve salınarak yürümek
Bir tanesinin elinde-muhakkak çalmış olacak- bir şık şemsiye, o günün sosyete hanımlarını taklit ederek kırıtıyor, süzülüyorlardı.
H. E. Adıvar - Yüzüne nazlı bir anlam vermek.
- Be filtered.
- Distil.
- Distill.
- Drain.
- Filter.
- Float.
- Flow.
- Glide.
- Percolate.
- Plane.
- Ride.
- Seep.
- Soar.
- Volplane.
- Infiltrate.
- Sail.
- Slip.
- Sneak.
- Steal.
- Trickle.
- To be filtered.
- To be strained.
- To trickle.
- To glide.
- To soar.
- To lose weight.
- To get thin.
- To slip away.
- To creep away.
- To steal.
- To infiltrate.
- To run down.
- To run.
- To flow.
- To behave conquettishly.
- Course.
süzülme
- Süzülmek işi.
- Bir kuşun kanat vurmadan yaptığı uçuş.
- Bir uçağın motorunu boşa alarak veya durdurarak yaptığı uçuş.
- Bir sıvı veya gazı zar, kağıt veya kum gibi delikli bir maddeden geçirerek içindeki asılı durumda bulunan partikülleri ayırma işlemi, filtrasyon.
- Sudaki katı taneciklerin delikli bir materyal, kum veya filtreden geçirilerek ayrılması işlemi.
- Glide.
- Infiltration.
- Filtration.
süzülme kapasitesi
- Infiltration capacity