sürtünmek ne demek?
- Geçerken değmek, sürünmek
Hasta gene duvarlara sürtünerek kendini alt katın merdivenlerine attı.
P. Safa - Başıboş, amaçsız dolaşmak.
- Kavga etmek için sebep aramak.
Brush.
Scrape.
To rub oneself.
To brush.
To seek a quarrel.
To rub against sth.
To rub oneself or itself against sth.
geçerken
In passing, en passant.
sürtünme
- Sürtünmek işi.
- Yüzeyleri birbirinin üstüne gelerek biri veya her ikisi ötekine göre ters doğrultuda kayan iki cismin durumu, delk.
- Bir cismin başka bir cisme değerek geçmesinde ya da bir ortam içindeki deviminde hız azaltıcı olay.
- Cisimlerin birbiri üzerinden kayarken bu harekete karşı gösterdikleri direnç kuvveti.
Frictional.
Friction.
Rubbing.
Brush.
Friction
Frottement
sürtünme açısı
Angle of friction.