sürekli ne demek?
- Kesintisiz olarak süren, kalıcı, devamlı, baki, daimî.
- Uzun süreli olarak, daima.
- Ötümlü.
- Kendi içinde kesintisiz olarak sürüp giden (uzay, zaman).
- Continuous.
- Lasting.
- Constant.
- Steady.
- Enduring.
- Permanent.
- Standing.
- Abiding.
- Assiduous.
- Chronic.
- Consistent.
- Continual.
- Continuum.
- Durable.
- Habitual.
- Hourly.
- Imprescriptible.
- Incessant.
- Invariable.
- Perennial.
- Perpetual.
- Persistent.
- Running.
- Secular.
- Away.
- Ceaseless.
- Confirmed.
- Everlasting.
- Insistent.
- Stable.
- Together.
- Uninterrupted.
- Unrelenting.
- Unrelieved.
- Continu
- Continuum
sürekli acı var
- It hurts constantly
sürekli açındırma aygıtı
- Bir filmin bir uçtan öbür uca kadar çeşitli teknelerdeki kimyasal özdeklerden ve yıkama bölümlerinden geçerek bütün açındırma işleminin aralıksız yapılmasını sağlayan aygıt.
- Continuous developing (processing) machine.
- Durchlaufentwicklungsmaschine
- Machine à développement continu