süpürmek ne demek?
- Bir şeyin, bir yerin üstündeki çer çöp, toz toprak vb. şeyleri süpürge, fırça veya başka bir araçla toplamak, temizlemek
Dükkânların önünü çocuklar süpürür.
S. F. Abasıyanık - Çıkarıp atmak, kovmak
Yanında binlerce kurbanlık ile / Süpürdü düşmanı, bastı dayağı.
Âşık Veysel - Tüketmek, bitirmek
Tatlıya öyle düşkünmüş ki geceleri usulcacık kalkar, tel dolaptaki muhallebiyi, revaniyi, kadayıfı ne bulursa hepsini süpürürmüş.
P. Safa Sweep up.
Brush.
Give smth.
Sweep.
Whisk.
To sweep.
To brush.
To sweep away.
Clear.
To sweep ; to sweep away , to get rid of sb / sth completely.
süpürme
- Işi.
- Süpürme işi.
- Tellere arka arkaya hafifçe vurmaya dayanan, telleri tüm sap boyunca fırçalıyormuş izlenimi veren penalama yöntemi.
Sweep picking.
Sweep.
Sweeping.
süpürme hızı
Sweep rate.