söndürmek ne demek?
- Ateş ve ışık için, yanmasına, aydınlatmasına son vermek
Parmağının ucuna kadar gelen alevi yere atıyor, terliğiyle basarak söndürüyor.
P. Safa - Hava veya gaz ile şişirilmiş bir şeyin havasını veya gazını boşaltmak.
- Tutku ve duygular için, yatıştırmak, etkisiz duruma getirmek
- Işık kaynaklarının çalışmasını kesmek.
Slack, slake, slacken.
Extinguish.
Snuff out.
Put out.
Douse.
Quench.
Deflate.
Turn off.
Switch off.
Attenuate.
Damp.
Damp down.
Dampen.
Dowse.
Hydrate.
Kill.
Suffocate.
Trample out.
Turn out.
To extinguish.
To put out.
To deflate.
To reduce.
To dim.
To slake.
To quench.
To deaden.
To hydrate.
To inactivate.
Snuff.
Stifle.
Ausdrehen
Couper, éteindre
söndürme
- Söndürmek işi.
- Ülkesel veya global düzeyde bir enfeksiyöz hastalığın ortadan kaldırılması, eradikasyon.
Eradication.
Extinction.
Quenching.
Deflation.
Extinguishing.
Dimming.
Slaking.
Inactivating.
söndürme burusu
Damping torque