rouser ne demek?
- Heyecanlı olay
- Sansasyon
- Üçkağıt, dalavere
- Kuyruklu yalan
heyecanlı
- Çabuk, kolay heyecanlanan (kimse), müteheyyiç.
- Heyecan veren.
- Heyecanla yapılan
- Declamatory.
- Emotional.
- Excitable.
- Febrile.
- Feverish.
- Glowing.
- Gone.
rouse
- Canlandırmak, uyandırmak, kızdırmak, kışkırtmak, tahrik etmek, yatağından çıkarmak, yuvasından çıkarmak, çalkalamak, canlanmak, uyanmak
- Uyandırmak, kaldırmak
- Canlandırmak, gayrete veya harekete getirmek, tahrik etmek
- (av hayvanını) kışkırtmak
- Telâşlandırmak, telâşa düşürmek
- Uyandırma, kaldırma
- Canlandırma, harekete getirme
rouse oneself
- Tüm gücünü toplamak, canlanmak