range ne demek?
- Dizmek, sıralamak
- Sınıflandırmak
- Menzil
The deer was now within the range of his gun. / Geyik artık tüfeğinin menzili içindeydi.
- Tanzim etmek, tertip etmek, düzeltmek
- Dolaşmak, gezinmek
- Otlatmak, meraya salmak
- Alan, saha
- Menzilini bulmak (top)
- Ayarlamak, kurmak (teleskop)
- Uzanmak, yayılmak
- Dağılmak
- (bir yerde) yetişmek, olmak, bulunmak
- Genişlik
- ABD mera, otlak
- Direy veya bitey alanı
- Yayılma alanı
- Sıra, dizi, silsile
- Uçak menzili
- Erim
- Uzaklık
- Poligon, atış yeri
- Fırınlı ocak
- Istatistik dağılım
range bearing display
- Uzaklık-kerteriz ekranı
- uzaklık-kerteriz ekranı
range camera
- Erim kamerası, derinlik ölçen kamera
- erim kamerası, derinlik ölçen kamera