quanlity of a proposition ne demek?
- Önerme niceliği
önerme
- Kabul edilmesi için öne sürülen düşünce, teklif.
- Bir savı öne süren veya bir durumu dile getiren cümle, belli bir yorumda belli bir doğruluk değeri kazanan düzgün deyim, kaziye.
- Önermek işi.
- Bir yargı içeren, doğru ya da yanlış olabilen sav.
- (Klasik mantıkta).-5- Yargının sözlerle dile gelişi; doğru ya da yanlış olabilen bir anlatım. // Modern mantıkçılar doğru ya da yanlış olabilen anlatım yanında belirsiz kalan bir anlatım da bulunduğuna dikkati çekmişlerdir.önerme mantıksal terim olarak temel anlamını modern mantıkta kazanmıştır. B. Russellönermeden "İlk planda bir şeyi ya doğru olarak ya da yanlış olarak dile getiren sözler kuruluşu."nu anlar; örneğin: 2x2=4 de 2x2=5 de birerönermedir; "Sokrates bir insandır." "Sokrates bir insan değildir." de birerönermedirler; önemli olanönermedenönerme görevini ayırmaktır.önerme görevi bir anlatımda bu anlatımı kuran bir ya da daha çok belirsiz parçayı, bu parçalara değer yüklendiğinde birönerme kılacak olan anlatımdır. Ör. "X bir insandır." X belirsiz kaldığı sürece buönerme ne doğrudur ne yanlış; X e bir değer verilirse bundan doğru ya da yanlış birönerme çıkar.
- Bir savı öne süren ya da bir durumu dile getiren (genellikle bildiri kipinde olan) bir tümce; belli bir yorumda belli bir doğruluk değeri kazanan düzgün deyim. || Bir önermenin kaplamı kendi doğruluk değeri, içlemi de öne sürdüğü sav ya da dile getirdiği durumdur. Dizimsel türü: p. Anl. bildirsel tümce, kapalı tamdeyim, kapalıönerme, sıfırlı yüklem, sıfırlı tamdeyim. Krş.. çekirdekönerme, yalınçönerme, bileşikönerme, tekilönerme, genelönerme, doğruönerme, yanlışönerme, geçerliönerme, tutarlı önerme.
- Önesürüş.
- Sav ya da durum.
- Sentence,.
- Statement,.
quan long
- Vietnam'ın güneybatısında bir şehir
quandary
- Tereddüt, kuşku
- Hayret, şaşkınlık
- Kararsızlık, ikilem
- Şüphe
of
- Sıkıntı, bezginlik, usanç, acı, yorgunluk vb. duyguları belirten bir söz
- Ugh!.
- In a general sense, from, or out from; proceeding from; belonging to; relating to; concerning; used in a variety of applications; as: Denoting that from which anything proceeds; indicating origin, source, descent, and the like; as, he is of a race of kings; he is of noble blood.
- Denoting possession or ownership, or the relation of subject to attribute; as, the apartment of the consul: the power of the king; a man of courage; the gate of heaven.
- Denoting the material of which anything is composed, or that which it contains; as, a throne of gold; a sword of steel; a wreath of mist; a cup of water.
- Oil filters.
- Denoting part of an aggregate or whole; belonging to a number or quantity mentioned; out of; from amongst; as, of this little he had some to spare; some of the mines were unproductive; most of the company.
- Prep w dat , from, out of, of, away from, contrary to, by.
- Denoting that by which a person or thing is actuated or impelled; also, the source of a purpose or action; as, they went of their own will; no body can move of itself; he did it of necessity.
- Optional Form Source: US EPA.
a
- Ülke, kurum ve yatırım araçlarının yüksek güvenilirlik aralığını gösteren ve derecelendirme kuruluşu tarafından verilen not. A'nın sayıları arttıkça güvenilirlik derecesi yükselir; işaret değişiklikleri her bir konum için olumlu veya olumsuz gelişmelere işaret eder (AA, AAA, A+, AA- vb).
- Yunanca yokluk ifade eden ön ek.
- Amper.
- Anot.
- Angström.
- Argon simgesi. (II)
- Kazanılmış bağışıklık yetmezlik sendromu.
- Bk. adres çözünümü iletişim kuralı
- AIDS.
- Association of Research-based Pharmaceutical Companies.