pursuan ne demek?
- Yerinde
yerinde
- İyi, yeterli
- Zamanı, yeri uygun düşerek, gerektiği biçimde.
- Durumunda
- Answerable.
- Applicable.
- Apposite.
- Appropriate.
- Apropos.
- Becoming.
- Befitting.
pursuance
- Sürdürme
- Uygulama, yerine getirme
- Takip etme
- Devam, netice
- İfa, takip
- Tatbik
pursuant
- Uygun olarak, göre
- Uygun, yerinde