punish ne demek?
- Ceza vermek, cezalandırmak
- Yola getirmek
- Azarlamak, tekdir etmek
- Istırap çektirmek, eziyet vermek
- Şiddetle dövmek, hırpalamak
- Cezaya layık
- Dayak atmak, dövmek
- Silip süpürmek, yalayıp yutmak
ceza
- Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım.
- Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırım
- Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı devletin koyduğu sınırlama.
- Bk. ödek
- karşılık, mukabil, ivaz.
- Karşılık, mukabil, ivaz. Cürüm veya günah işleyenlere verilen azab.
- Hüzünle ağlayıp sızlanmak. Sabırsızlık yüzünden telaş ve teessür göstermek.
- Az nesne. (Osmanlıca'da yazılışı: cez'a)
- Punishment, penalty.
- Imposition.
punishable
- Cezalandırılabilir
- Cezayı hak eden
punished
- Cezalandırılmış
- Cezalandırmak, ceza vermek, azarlamak, hırpalamak, dayak atmak, dövmek, silip süpürmek, yalayıp yutmak