present ne demek?
- Takdim etmek, sunmak, arz etmek
- Şimdiki zaman
- Hediye, armağan.
- Takdim etmek
present a petition / dilekçe sunmak
- Tanıştırmak
- Huzura çıkarmak
- Göstermek
- Bir memuriyet için ismini arz etmek
- Hazır, mevcut
the animals present in this region / bu bölgede bulunan hayvanlar
- Nişan almak present a person with a thing, present a thing to a person birisine bir şey sunmak
- Şimdiki durum
- Gram
- Şimdiki
- Sunmak, sahneye koymak, vermek, bulunmak (iltifat), tanıtmak, takdim etmek, ortaya koymak, ileri sürmek, aday göstermek, arzetmek, çıkarmak, ibraz etmek, nişan almak, doğrultmak (silah), doğrultmak, sahnelemek
present a bold front
- Cesaret göstermek, yürekli gözükmek.
present a case
- Dava açmak