piece of evidence ne demek?
- Tanıt
tanıt
- Tanıtlamaya yarayan belge veya herhangi bir şey, beyyine, hüccet.
- Öne sürülen bir şeyin doğruluğunu göstermede izlenen düşünce süreci.
- (Lat. probare = sınamak, göstermek,tanıtlamak) : 1- Öne sürülen bir şeyin doğruluğunu göstermede izlenen düşüncel süreç. 2-tanıtlamada öne sürülen şey;tanıtlamanın dayandığı temel.tanıtlamak: Usavurma yoluyle ya da tanık göstererek bir şeyin doğruluğunu ortaya koymak.
- Proof.
- Evidence.
- Piece of evidence.
- Preuve
- Probare
piece
- Eklemek, birleştirmek
- Parça, kısım, bölüm
- Dama taşı
- Satranç piyadeden yüksek taş
- Tüfek, top
- Parçalarını bir araya getirerek tamir etmek
- Parça eklemek, parça vurmak, yamamak
- Birleşmek
- Yamalamak, parça koymak
piece article
- Mal
of
- Sıkıntı, bezginlik, usanç, acı, yorgunluk vb. duyguları belirten bir söz
- Ugh!.
- In a general sense, from, or out from; proceeding from; belonging to; relating to; concerning; used in a variety of applications; as: Denoting that from which anything proceeds; indicating origin, source, descent, and the like; as, he is of a race of kings; he is of noble blood.
- Denoting possession or ownership, or the relation of subject to attribute; as, the apartment of the consul: the power of the king; a man of courage; the gate of heaven.
- Denoting the material of which anything is composed, or that which it contains; as, a throne of gold; a sword of steel; a wreath of mist; a cup of water.
- Oil filters.
- Denoting part of an aggregate or whole; belonging to a number or quantity mentioned; out of; from amongst; as, of this little he had some to spare; some of the mines were unproductive; most of the company.
- Prep w dat , from, out of, of, away from, contrary to, by.
- Denoting that by which a person or thing is actuated or impelled; also, the source of a purpose or action; as, they went of their own will; no body can move of itself; he did it of necessity.
- Optional Form Source: US EPA.
evidence
- Kanıt
- Kanıtlamak, ispatlamak
- Delil, şehadet, ispat, tanıt
- Vuzuh, açıklık, aydınlık
- Şahit, tanık
- Belirtmek, açıklamak, göstermek
- Tasrih etmek, tavzih etmek
- İspat etmek
Türetilmiş Kelimeler (bis)
piecepiece articlepiece by piecepiece conceptpiece de resistancepiece goodspiece ofpiece of advicepiece of cakepiece of chalkpiepie a la modepie chartpie counterpie crustofof a certain ageof a certain lengthof a certain qualityof a collapseof a deviceof a good familyof a hogof a kindof a moment agooo henryo ağır yaralıo anda söylemeko anda uydurmak