patlatmak ne demek?
- Patlama işine yol açmak
Kulakları patlatan bir ses bütün ormanı, bütün kuşları, bütün dünyayı susturdu.
M. Ş. Esendal - Bir silahı veya patlayıcı bir maddeyi ateşlemek.
- Bir insanın sabrını tüketmek.
- Tokat atmak.
- To blow up.
- To infuriate.
- To hit.
- To burst.
- To explode.
- To touch sth off.
- To set sth off.
- To detonate.
- To puncture.
- To exasperate.
- To clout.
- To deal sb/sth a blow.
- To cause sth to burst open.
- To fire.
- Biff.
- Land.
- Slosh.
- Make explode.
- Make burst.
- Make blow up.
- Let off.
- Set off.
- Touch off.
- Blast.
- Blow up.
- Bust.
- Detonate.
- Explode.
- Puncture.
- Belt.
- Burst.
- Clout.
- Deal.
patlatma
- Patlatmak işi.
- Bas gitarda, telleri tınlatan elin genellikle işaret veya orta parmağı ile bir telin asılınması ve genellikle hemen ardından susturulması yöntemi.
- Tane yemlerin, özellikle mısır tanesine hızlı bir biçimde kuru ısı uygulaması sonucu şişip patlaması, daha sonra ezme işlemi uygulanarak rasyonlarda kullanılması.
- Popping.
- Pop.
patlatma yöntemi
- Method of blasting