paslı ne demek?
- Üzerinde pas oluşmuş, pas tutmuş, paslanmış
Duvarlarında ağır ve büyük paslı kılıçlar, kalkanlar, zincirler asılı dururdu.
Y. K. Beyatlı - Hastalık dolayısıyla beyaz tabakayla kaplanmış (dil).
- Huzursuz, sıkıntılı, üzgün, kararsız
Bir haftadan fazla süren yağmurlardan, rutubetten içinde paslı, kapanık ve sıkıntılı bir duygu belirmiş.
H. E. Adıvar - Paslanmış olan.
- Rusty.
- Rustly.
- Tarnished.
- Dingy.
- Furred, coated.
- Rouillé; enrouillé
paslı dil
- [pas (dil)] furring.
- Strawberry tongue.
paslılık
- Rustiness.