paragon of virtue ne demek?

  1. Fazilet örneği

fazilet

  1. Erdem
  2. Kişiyi, ahlaklı ve iyi hareket etmeye yönelten manevi kuvvet.
  3. Iyi anlak, iffet. - (bkz. erdem).
  4. İnsanda iyilik etmeye ve fenalıktan çekinmeye olan devamlı ve değişmez istidat, güzel vasıf.
  5. İnsan yaradılışındaki bütün iyi huylar, erdem.
  6. Değer. Meziyet, iyilik, ilim ve iman, irfan itibarı ile olan yüksek derece. Dini ve ahlaki vazifelere riayet derecesi. Fazl ve hüner cihetiyle olan yüksek derece. Bir şeyin başka şeylerden cemal ve kemal ve fayda cihetiyle üstünlüğü, müreccah olmasına sebep olan keyfiyet. (Zata mahsus hasletin cem'i "fazail" dir. Şecaat, in'am ve ihsan gibi, müteaddid meziyete dair faziletlerin cem'i "fevazıl"dır.)
  7. (en)Virtue.
  8. (en)Merit.
  9. (en)Excellence.
  10. (en)Grace.

paragon

  1. Kusursuzluk örneği
  2. Erdem örneği
  3. Mükemmel olduğu kabul edilen örnek, numune
  4. Yirmi puntoluk harf

paragon çeliği

  1. Isıl işlem sonucu büzülme göstermeyen, % 1.6 mangan, % 0.75 krom, % 0.25 vanadyum bileşimli özel bir çelik.

of

  1. Sıkıntı, bezginlik, usanç, acı, yorgunluk vb. duyguları belirten bir söz
  2. (en)Ugh!.
  3. (en)In a general sense, from, or out from; proceeding from; belonging to; relating to; concerning; used in a variety of applications; as: Denoting that from which anything proceeds; indicating origin, source, descent, and the like; as, he is of a race of kings; he is of noble blood.
  4. (en)Denoting possession or ownership, or the relation of subject to attribute; as, the apartment of the consul: the power of the king; a man of courage; the gate of heaven.
  5. (en)Denoting the material of which anything is composed, or that which it contains; as, a throne of gold; a sword of steel; a wreath of mist; a cup of water.
  6. (en)Oil filters.
  7. (en)Denoting part of an aggregate or whole; belonging to a number or quantity mentioned; out of; from amongst; as, of this little he had some to spare; some of the mines were unproductive; most of the company.
  8. (en)Prep w dat , from, out of, of, away from, contrary to, by.
  9. (en)Denoting that by which a person or thing is actuated or impelled; also, the source of a purpose or action; as, they went of their own will; no body can move of itself; he did it of necessity.
  10. (en)Optional Form Source: US EPA.

virtue

  1. Meziyet, etki, üstünlük
  2. Hassa, hasiyet
  3. İyi ahlak, doğruluk
  4. İffet, namus
  5. İsmet
  6. Kuvvet, tesir
  7. Erdem, fazilet

Türetilmiş Kelimeler (bis)

paragonparagon çeliğiparagonimiyazparagonimozisParagonimusParagonimus africanusParagonimus heterotremaParagonimus kellicottiParagonimus ringeriParagonimus westermaniiparagogeparagomfozparagomphosisparagangliomaparaganglionparagangliyomparagangliyonparagatofof a certain ageof a certain lengthof a certain qualityof a collapseof a deviceof a good familyof a hogof a kindof a moment agooo henryo ağır yaralıo anda söylemeko anda uydurmak
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın