parça ne demek?
- Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey.
- Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime
Alınacakları bir gece önceden küçük bir karton parçasına yazmıştır.
H. Taner - Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri.
- Tane.
- Edebiyat eserinin bir bölümü
Hayatımın en acı ve tatlı saatleri bunun başında geçti, eserimin en güzel parçalarını onun kenarında yazdım.
R. N. Güntekin - Müzik eseri.
- Benzeri, bir örneği.
- Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz
Bir çoban parçasısın, olmasa bile koyun / Daima eğeceksin başkalarına boyun.
K. Kamu - 1-Yazılı bir yapıttan alınmış bir bölüm. 2 - Bir kısmı yitirilerek yalnızca bir bölümü kalmış olan yapıt.
- Bk. öge
- Gobbet.
- Piece.
- Fragment.
- Part.
- Component.
- Passage.
- Attachment.
- Batch.
- Cake.
- Cantle.
- Dribblet.
- Driblet.
- Fraction.
- Item.
- Lump.
- Moiety.
- Morsel.
- Patch.
- Portion.
- Scrap.
- Segment.
- Shred.
- Snatch.
- Tool.
- Article.
- Extract.
- Grain.
- Iota.
- Length.
- Ounce.
- Particle.
- Quotation.
- Section.
- Text.
- Track.
- Unit.
- Fragment
parça alma
- Prélèvement [le].
- Resection.
parça almak
- Biyopsiyi gerektiren incelemelerde canlının belli bir yerinden doku parçası çıkarmak.
- Cannibalize.
- Resect.