oymak ne demek?
- Aşiret
Dayısı, amcası dâhil, obadan, oymaktan kimse dünür gitmeye gönüllü değildir.
T. Buğra - İzcilikte küçük birlik.
- Hemen hemen benzer veya aynı tür yıldızlardan oluşmuş, Samanyolunun seyrek yapılı genç kümelerinden her biri.
- Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak
Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi.
S. Ayverdi - Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek.
- Ekşitle metal üzerinde iz bırakmak.
- Birçok boydan oluşan, göçebe ya da yerleşik topluluk, aşiret.
- Semt, mahalle.
- Arazinin alçak, çukur yeri.
- Hısım, akraba.
Tribe.
Clan.
Boy-scout troop.
Carve.
Engrave.
Scoop out.
Excavate.
Bore.
Cave.
Cave in.
Chase.
Chisel.
Etch.
Gouge.
Gouge out.
Grave.
Hollow.
Hollow out.
Incise.
Recess.
Sculp.
Sculpt.
Sculpture.
Trace over.
To engrave.
To carve.
To scoop out.
Subdivision of a tribe.
Phratry.
Boy scout troop.
To cut.
To chisel.
To engrave a design in sth.
To hollow sth out.
To cut-out.
To cut-in.
To abate.
To chase.
To cavitate.
To indent.
To nibble.
To pit.
To grave.
To fret.
To groove.
To scoop.
To hew.
Carve out.
Channel.
Exci.
Graver par projection d'acide
aşiret
- Dil ve kültür yönünden büyük bir türdeşlik gösteren, birçok boydan oluşan, yapısındaki aileler arasında toplum, ekonomi, din, kan veya evlilik bağları bulunan göçebe veya yerleşik nitelikteki topluluk, oymak
- Bk. tribü
- Kabile, oymak, göçebe halinde yaşıyan ekseri bir soydan gelen cemaat. Yakın akraba, aile.
Tribe.
Clan.
Tribal.
Nomadic.
Horde.
Native tribe.
oymak beyi
Scoutmaster.
oymakbaşı
- Oymakların lideri, önde geleni.
- İzcilikte küçük birliklerin başı.