olağan ne demek?
- Sık sık olan, olagelen, doğal, tabii, olmadık karşıtı
Dilimizi doğru yazmak, doğru konuşmak olağan değil, ulusal bir görevdir.
T. Buğra - Alışılmış olan, normal
Mutluluğa, bolluğa alışmayacak, bunları olağan görmeyecek insan yoktur.
H. E. Adıvar - Beklenilen durumda bulunan,olağandışılığı bulunmayan.
- Beklenilen durumda bulunan,olağandışılığı bulunmayan.
- Usual.
- Regular.
- Ordinary.
- Normal.
- Common.
- Everyday.
- Commonplace.
- Mediocre.
- Mundane.
- Run-off-the-mill.
- Frequent.
- Natural.
- Simple.
- Petty.
- Run of the mill.
- Normal
- Normal
olağan açılı mercek
- Odak uzunluğu ne kısa ne uzun olan mercek.
- Normal angle lens.
- Normalwinkelobjektiv
- Objectif normal
olağan ağırlık
- Her çeşit mal ya da özdekin belirli olan ağırlıkları.
- Standard weight.
- Poids normal