olağanüstü ne demek?
- Alışılmıştan, benzerlerinden farklı olan, fevkalade
Bazı kentlerin, insanın üstünde olağanüstü bir etkisi oluyor.
H. E. Adıvar - Beklenmedik bir zamanda yapılan, önceden tasarlanmamış olan, fevkalade
İlk önemli dedikodu, olağanüstü vergiler yüzünden çıkmış.
K. Tahir - Büyük bir hayranlığa yol açan, harikulade
Kadın milletinin bu gibi ince hesaplarda olağanüstü bir kabiliyeti var.
H. Taner - Extraordinary.
- Extreme.
- Supernatural.
- Supernormal.
- Incredible.
- Exceptional.
- Remarkable.
- Spectacular.
- Terrific.
- Breathtaking.
- Classical.
- Dreamy.
- Exceeding.
- Extra.
- Fantastic.
- Fantastical.
- Glorious.
- Huge.
- Marvellous.
- Marvelous.
- Miraculous.
- Necromantic.
- Magnificent.
- Phenomenal.
- Prodigious.
- Singular.
- Tremendous.
- Unusual.
- Wonderful.
- Abnormal.
- Preternatural.
- Rare.
- Superior.
- Unaccountable.
olağanüstü algılama olan
- Extrasensory.
olağanüstü amortisman
- Yangın, deprem, su baskını gibi doğal afetler dolayısıyla taşınır ve taşınmaz mallar ile bu mallara ilişkin hakların değerini tamamen veya kısmen yitirmesi nedeniyle Vergi Usul Kanununa göre izin verilen amortisman yöntemi.
- Extraordinary depreciation, extraordinary amortisation.