nur ne demek?
Kökeni: Arapça
- Aydınlık, ışık, parıltı, ziya.
- İlahi bir güç tarafından gönderildiğine inanılan parlaklık.
Kuru kadın okurken önündeki mezarın bir yeşil nurla tutuştuğunu gördü.
Ö. Seyfettin - Bir kadın adı.
- Niran.
- Aydınlık, ışık, parıltı.
- Tanrısal bir güç tarafından gönderildiğine inanılan parlaklık.
- Her çeşit zulmetin zıddı.
- Işığın bir şeye yansımasından meydana gelen parlaklık.
- Mekke’deki Hıra Dağı.
- Hard knot in wood; also, a hard knob of wood used by boys in playing hockey.
- Mere , no better than , none but , nothing but , only.
- Light.
- Glory.
- Radiance.
- Nimbus.
- Divine light.
- Heavenly light.
- Divine radiance.
nur gibi
- Parlak, pırıl pırıl.
nur i tabii
- Bk. doğal ışık