nokta ne demek?
- Çok küçük boyutlarda işaret, benek.
- Bazı harflerin üzerine konulan ufak işaret.
- Yer
Köşkten çıktık ve bahçenin her noktasını uzun uzun durup konuşarak dolaştık.
A. Haşim - Konu, konu ile ilgili önemli bölüm
Genç adam, o noktada alaka uyandırıcı bir şey keşfetmiş gibiydi.
Y. K. Karaosmanoğlu - Nöbetçi bulunan yer.
- Nöbetçi, gözcü, bekçi
O yokuşun başındaki küçücük karakolun her gece çıkardığı noktayı unutuyorsunuz.
Ö. Seyfettin - Sınır, derece, radde.
- Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan, küçük benek biçimindeki noktalama işareti (.).
- Uzambilgisinde tanımsız öğelerden biri.
- Belirli bir uzayın koyutlarını gerçekleyen öğelerden her biri.
- Papil hatları arasında diğer papillerden bağımsız olarak bulunan nokta şeklindeki parmak izi karakteristiği.
- Yeri olan fakat büyüklüğü olamayan bir şey.
- Bk. dönem
- (Nukta) Benek.
Pinpoint.
Point.
Spot.
Speck.
Full stop.
Stop.
Full point.
Post.
Fleck.
Macula.
Particular.
Period.
Speckle.
Tittle.
Respect.
Vertex.
Place.
Subject.
Military post.
Police post.
Isolated sentry.
Item.
Pause.
Pitch.
Taint.
Point
Punctum
nokta apartman
- kule gibi yüksek apartmanlara denir.
nokta atışı
- Önceden belirlenen hedefe ateşli silahlarla yapılan isabetli atış.
- (mecaz) Hedefi tam tutturma.