nişancı ne demek?
- Attığı kurşun, taş vb. ile hedefi vurmakta ustalık kazanmış olan.
- Padişah divanı üyesi olan, antlaşma, berat, menşur, name ve fermanların başına tuğra çeken görevli, tevkici, tuğrakeş.
- Bk. Yay.
- Marksman.
- Shooter.
- Gunner.
- Pistol.
- Shot.
- Ggod shot.
- Good marksman.
- Sharpshooter.
yay
- Ok atmaya yarayan, iki ucu arasına kiriş gerilmiş, eğri ağaç veya metal çubuk.
- Farklı amaçlarla çeşitli biçimlerde yapılan esnek parça.
- Zemberek.
- Hallacın pamuk veya yünü atmak için tokmak yardımıyla kullandığı araç
- Bir çember üzerindeki iki nokta ile bu nokta arasındaki çember parçası.
- Bir eğriden alınan parça.
- Keman, viyolonsel vb. çalgılarda sürterek titreşim yoluyla ses çıkarmaya yarayan parça.
- Zodyak üzerinde Akrep ile Oğlak arasında bulunan burcun adı.
- Çember, elips, parabol gibi ağrilerin bir parçası.
- Çember, elips, parabol gibi ağrilerin bir parçası.
nişancılık
- Nişancı olma durumu.
- Markmanship.
nişan
- İşaret, iz, belirti, alamet.
- Nişanlanma sırasında yapılan tören.
- Evlenmek üzere birbirine söz verme, nişanlanma.
- Kurşun, taş vb. ile vurulmak istenen hedef.
- Hedefi vurmak için silah, ok vb.ne gerekli doğrultuyu verme.
- Devlet nişanı.
- Bk. ferman.
- Osmanlılarda 1832'den sonra hizmet ve yararlık karşılığı olarak bir kişiye verilen madalya.
- 1. im, iz, belirti. 2. amaç, hedef. 3. tuğra, madalya.
- İz. Nişan. Alamet. İşaret.