nadan ne demek?
Kökeni: Farsça
- Bilgisiz, cahil.
- Nobran, kaba, kötü.
Heyhat ki, iyiler gider, nadanlar kalır.
A. İlhan - Kaba, dobra.
- Cahil, bilmez, haddini bilmez.
- Osmanlıca'da yazılışı: na-dan.
- Dobra dobra konuşan.
- Rude.
- Boorish.
- Tactless.
- Ignorant.
- Uncomplaisant.
nadanca
- Nadan davranışına benzer bir tarzda.
- Zarf (na:da'nca).
nadanı
- Terbiyesizlik, haddini bilmezlik. (Osmanlıca'da yazılışı: nâ-danî)