mind ne demek?
- Bakmak, dikkat etmek
Mind you don't step on those rotten boards! / Sakın o çürük tahtalara basma!
- Dikkat etmek, dikkatli olmak, endişelenmek, kulak vermek, itaat etmek, ,
- -in sözünü dinlemek, -e kulak asmak
He won't mind me. / Benim sözümü dinlemez.
- Aldırmak, aldırış etmek, önemsemek
- Meşgul olmak
She can't come to the phone right now. She's minding the baby. / Kendisi şimdi telefona gelemez. Bebekle meşgul.
- Ehemmiyet vermek
- Kafaya takmak
- Kaygı çekmek, endişe etmek
- Boyun eğmek, itaat etmek
- Saymak
- Dikkatli olmak
- Karşı çıkmak, itiraz etmek
Do you mind if I shut the door? / Kapıyı kaparsam olur mu?
- Mahzurlu görmek
- Leh
- Akıl, zihin, dimağ, kafa
- Hatır, hafıza kuvveti
- Fikir, düşünce
- Zeka, idrak
- Istek, murat, arzu, meram
- Şuur
- Üstün insan
mind bender
- Hayal kurduran uyuşturucu, akıl çelen kimse, ikna edici tip, şaşırtıcı şey
mind bending
- Kafa karıştıran, hayal gördüren, şaşırtıcı, bunaltıcı