mevcut ne demek?
- Var olan, bulunan
Gerçi, bir nevi karaborsa mevcuttu ama, bundan faydalanmak hem alan hem satan için hayli tehlikeli idi.
Y. K. KaraosmanoğluDünya güzelliği sendedir mevcut / Hususi özenmiş yaratmış mabut
Aşık Veysel - Bir topluluğu oluşturan bireylerin tümü.
- Bk. yığı
- Var olan, bulunan.
- Hazır olan, hazır bulunan.
- Adsum.
- Present.
- Available.
- Actual.
- Existing.
- Existent.
- In hand.
- Attendant.
- Physical.
- Prevalent.
- Stock.
- Substantial.
- Visible.
- Total.
- Total number of attendance.
- Supply.
- Store.
- Going.
- In stock.
- The number present.
- Asset.
- Extant.
- Those present.
- The number of personnel on a unit's muster roll.
- The amount of sth on hand.
- Forthcoming.
- Going spare.
- Actual stock.
var
- Mevcut, evrende veya düşüncede yer alan, yok karşıtı.
- Sahiplik bildiren olumlu isim cümleleri kuran bir söz
- Elde bulunan her şey
- Existent.
- Present.
- Available.
- There is.
- There are.
- To have.
- Belongings.
yığı
- İstenildiğinde kullanılmak üzereyığınlanmış bilgi.
- Stock.
mevcut değil
- Bk. kullanılamaz
mevcut mal
- Stock