mal ne demek?
- Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü
Mal vardı, mülk vardı. At vardı, araba vardı.
Ö. Seyfettin - Büyükbaş hayvan
Boz atlar yağız değildi, artık; mallar erimiş, zayıflamıştı.
N. Araz - Alınıp satılabilen her türlü ticaret eşyası, tüccar malı, emtia.
- Bayağı, aşağılık, kötü kimse
İyi bir mal olsa buraya gönderirler miydi?
R. H. Karay - Esrar.
- Orospu.
- İnsan gereksinimlerini doğrudan veya dolaylı olarak karşılama özelliğine sahip her türlü nesne.
- Fık: Bir kimsenin tasarrufunda bulunan kıymetli, lüzumlu şey. (Varlık, servet, para, ticaret eşyası gibi.)
- "Süren, sürülen, sarılan, takılan" anlamlarıyla terkibler yapılmada kullanılır. (Mesela: Paymal: Ayak altında çiğnenen) (Osmanlıca'da yazılışı: mal (-))
- Evmek, acele etmek, tez tez gitmek. (Osmanlıca'da yazılışı: ma'l)
- Yanlış, kötü ve hasta anlamında kullanılan ön ek
- Eskiden çok fazla hastalığı belirtmek için kullanılan kelime
- Farm stock.
- Capital.
- Goods and chatt.
- Skydiver talk for Malfunction.
- Prefix, bad, abnormal.
- William W Malandra, Introduction to Ancient Iranian Religion.
- NIII: duty, obligation; obliged.
- In some words it has the form male-, as in malediction, malevolent.
- See Malice.
- Malfunction.
- Minimum Analytical Limit.
- Goods.
- Merchandise.
- Property.
- Possessions.
- Holding.
- Asset.
- Chose.
- Commodity.
- Hereditament.
- Ware.
- Effects.
- Livestock.
- Wares.
- Prefix in composition denoting ill, or evil, male, ad, fr.
- Malus, bad, ill.
- Chattel.
- Riches.
- Wealth.
- Possession.
- Estate assets.
- Scoundrel.
- Bastard.
- Piece article.
- Manufactures.
- Supplies.
- Consignment.
- Produce.
mal adama hem dost, hem düşmandır
- Malın insana yararı olduğu gibi zararı da vardır.
mal aktarımı
- Malları bir taşıma aracından alıp bir başkasına verme.
- Transshipment.
- Transbordement