lustre ne demek?
- Parlaklık vermek
- Parlaklık, parıltı
- Cila
- Sır, ihtişam
- Avize
- Göz alıcılık
parlaklık
- Parlak olma durumu, revnak
- İlgi ve dikkat çekici olma durumu.
- Bir ışık kaynağının verdiği ışığın, göz gibi bir alıcının üzerinde yaptığı etki.
- Birim yüzey basma mum gücü ya da lümen olarak, belli bir doğrultudaki ışık yeğinliğinin, o doğrultuya dik ışıyan yüzölçüme oranı.
- Birim yüzey basma mum gücü ya da lümen olarak, belli bir doğrultudaki ışık yeğinliğinin, o doğrultuya dik ışıyan yüzölçüme oranı.
- Konudan yansıyıp merceğe giden ışığın niceliği; başka bir deyişle, bir yüzeyin, bakıldığı yöne doğru ışık yansıtma gücü. (Parlaklık birimi, birim alana kandeladır)
- Bir sinema ya da televizyon resminde siyahların tam siyah, beyazların tam beyaz olması durumu; resmi oluşturan çeşitli noktaların tam ışık yeğinliği.
- Brigthness.
- Brilliancy.
- Brilliance.
lustre decatizing
- Parlatma dekatirlemesi
lustre luster
- Görkem