light ne demek?
- Işık, aydınlık, ziya, nur
- Aydınlatmak, ışık vermek
- Işık veren şey
Turn off the lights. Lambaları kapatın.
- (-ed veya -lit) konmak
- Inmek (at veya arabadan)
- Hafif
- Eksik
- Dünyaya ışık saçan kimse
- Parıldamak, ışık salmak
- Ehemmiyetsiz, önemsiz
- Üzerine düşmek
- Ince
- Yüksüz, yükü hafif
- Az, ufak
- Hazmı kolay, hafif
- Iyi mayalanmış
- Gailesiz, endişesiz
- Çevik, ayağına tez
- Hafifmeşrep
- Kararsız
- Başı dönmüş, sersemlemiş
- Hafifçe, kolayca
travel light: az eşyayla/bagajla seyahat etmek.
- Idrak veya akıl nuru
- Aydınlık, pencere veya tepe camı gibi ışık veren şey
- (-ed veya -lit) yakmak tutuşturmak
- Neşelendirmek, canlandırmak, parlatmak
- Anlama
- Güz
- Yanmak, tutuşmak, alev almak
- Yakmak, aydınlatmak, ışık saçmak, neşelendirmek, ışık tutmak, yanmak, aydınlanmak, ışımak, inmek, rastlamak, denk gelmek, konmak
light absorbing
- Işık soğurucu
light absorption
- Işık soğurulması