kurutmak ne demek?
- Suyunu ve ıslaklığını giderip kuru duruma getirmek
Göz yaşlarını kurut, dedi; bilirsin ki kader değişmez.
C. Meriç - Bitki canlılığını yitirmek.
- Bazı sebze ve meyvelerin buharlaştırılmasıyla kuru bir durum almasını sağlamak.
- Cılız duruma getirmek, zayıflatmak.
- Yiyecek ve içecekleri yiyip bitirmek.
- Uğursuzluk getirmek, yok etmek
- Dry up.
- Dehydrate.
- Bake.
- Cure.
- Deplete.
- Desiccate.
- Drain.
- Exhaust.
- Parch.
- Scorch.
- Sear.
- Season.
- Shrivel.
- Torrefy.
- Weather.
- Wither.
- To dry.
- To drain.
- To wither.
- To desiccate.
- To dehumidify.
- To blot.
- To cause to die.
- Blight.
- Corn.
kurutma
- Kurutmak işi.
- Akaçlama işlerinin bir bölümü olarak, bataklık bir yereyin sularını bir arkla toplayıp, akıtıp boşaltma. bkz. akaçlama.
- Daldırma ve spreyleme metodu uygulanan yüzeylerin işleminden sonra, oda sıcaklığında veya özel kabinlerde sıcaklık ayarlanmak suretiyle kurutulması.
- İşlemelikteki çalışmaların sonunda ıslak filmin nemini gidermek için temiz, tozsuz, havalı ya da ılık havalı yerde yapılan havalandırma
- Aynı işinkurutma aygıtıyla yapılması.
- Bk. ağaç kurutma
- Yem ve gıda maddelerinin doğal veya yapay yollarla su içeriğinin düşürülmesi işlemi.
- Gıda maddesinin içerdiği suyun, kontrollü koşullarda buharlaştırılması işlemi.
- Reclamation drainage.
- Dried.
kurutma aygıtı
- İşlemeliklerde kullanılan ve kurutma işini daha çabuk ve özdevinimli olarak gerçekleştiren aygıt.
- Drier, drying machine.
- Trockenapparat
- Séchoir, machine à sécher