kulaklı ne demek?
- Kulağı herhangi bir biçimde olan.
- Kulağa benzer çıkıntısı olan.
- Sapının ucunda kulak biçiminde iki geniş çatalı bulunan bir çeşit yatağan.
- İki tarafında tutulacak yeri olan yayvan tencere, kazan.
- Aureate.
- Having ears.
kulaklı batağan
- Kuşlar (Aves) sınıfının, lopludalgıçlar (Podicipediformes) takımının, lopludalgıçgiller (Podicipedidae) familyasından, 33 cm kadar uzunlukta, sık kamışlı büyük göllerde yaşayan, sığ sularda kuluçkaya yatan göçmen bir tür.
- Slavonian grebe.
- Grèbe esclavon
- Podiceps auritus
kulaklı folya
- Sıcak denizlerde yaşayan ve diğer adı deniz şeytanı olan balık türü.
- Bkz. şeytan vatozu.