kovalamak ne demek?
- Kaçanın arkasından koşmak, yakalamaya çalışmak
Çoban çocukları, kuşun geldiğini görmüş olacaklar ki, kovaladılar.
M. Ş. EsendalKendilerini kovalayanlardan kurtulmalarına rağmen tehlike henüz geçmiş değildi.
İhsan Oktay AnarArkasından birkaç adam kalın sopalarla kovalıyorlardı.
Ömer Seyfettin - Kovmak.
- Bir şeyin arkasına düşüp elde etmeye veya bir sonuca bağlamaya çalışmak, izlemek, takip etmek
Olayların ardı arası kesilmez. Hepsi birbirini kovalar.
Necip Fazıl KısakürekBöylece yıllar yılları kovalayadursun, günün birinde artık yaşı kırkı bulmuş olan Şevkiye Hanımefendi hastalandı.
Samiha Ayverdi - Yarışta, kaçmakta olan koşucu veya koşucuları yakalamaya çalışmak.
- Chase.
- Run after.
- Pursue.
- Give chase.
- Drive.
- Follow up.
- Hunt.
- Run out.
- Tag after.
- Tag along.
- To chase.
- To pursue.
- To run after.
- To try to catch or get.
- Make after.
kovalama
- Kovalamak işi.
- Devingen filmlerde, özellikle serüven, kovboy, güldürü filmlerinde sık sık başvurulan, bir kimsenin yakalanması için izlenmesine dayanan yol.
- Chase, pursuit.
- Verfolgungsjagd
- Poursuite
kovalamaca
- Ebenin, yanına gizlice sokulup koluna vuranı kovalayıp yakalamaya çalışması biçiminde oynanan bir çocuk oyunu.