koca ne demek?
- Bir kadının evlenmiş olduğu erkek, eş, zevç
Koca işinden çıktıktan sonra, borç boğazı aştı.
R. N. GüntekinBütün kadınlar gibi aklınca bu yolla kocasını zevksizlikle suçluyordu.
Ayla Kutlu - Büyük, geniş
Uyandığım zaman koca bir karaltı vardı önümüzde.
Azra Erhat - Kocaman, iri.
Koca kafa.
- Yaşlı, ihtiyar, pir.
- Yüksek.
- Büyük, ulu.
- Ev ve ailenin yaşça en büyüğü
- Akıllı, tedbirli yiğit.
- Büyük, ulu, yüce.
Husband.
Spouse.
Feller.
Fellow.
Goodman.
Hubby.
The old man.
Old man.
Consort.
Gargantuan.
Great.
Very big.
Very large.
Mate.
koca albacak
- Yağmur kuşları (Charadriiformes) takımının, yağmur kuşugiller (Charadriidae) familyasından, 30 cm kadar uzunlukta, Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika'da yaşayan bir tür.
Spotted redshank.
Chevalier
Totanus fuscus
koca bacak hastalığı
- Sporadik lenfangitis.
Big leg.