kirlenme ne demek?
- Kirlenmek işi
Çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir.
Anayasa - İktisadi karar birimlerinin etkinlikleri sonucu çevre kalitesinde ortaya çıkan bozulma.
- Hava, su ve toprakta bazı maddelerin birikimi ile ortaya çıkan durum. Örnek: Havada fazla miktarda kükürtdioksit gazının, suda petrol artıklarının, toprakta bazı kimyasal ilâçların birikmesi.
- Yabancı özdeklerin katılmasıyla bir ortamın arılığını yitirmesi.
- Hava, su ve toprakta insan sağlığı ve çevreye zarar veren bulaşanların birikmesi.
- Hava, su ve toprakta insan sağlığı ve çevreye zarar veren kontaminantların birikmesi, suyun, fiziksel, kimyasal veya biyolojik özelliklerinin insan faaliyetleri sonucunda kullanımını olumsuz etkileyecek biçimde değişmesi, polüsyon, pollüsyon.
- Pollution, contamination.
- Pollution.
- Getting dirty.
- Getting spoiled.
- Becoming polluted.
- To be sullied.
- To be raped.
- Advocacy / issue advertising.
- Contamination.
- Verschmutzung
- Pollution
kirlenmek
- Kirli duruma gelmek, pislenmek.
- Kadının ırzına geçilmek, iffeti bozulmak, lekelenmek.
- Kadın aybaşı olmak.
- Onuru lekelenmek.
- Elektro gitardan alınan ses sinyalinin yükselteç tarafından aşırı sürülmesi sonucu kırılarak bozulmasıyla kendine has sert sesin oluşması.
- Become dirty.
- Be soiled.
- Be polluted.
- Stain.
- Soil.
kirlenme yılgısı
- Çoğu zaman aşırı el yıkama ile kendini belli eden, kirlenmeye ya da bulaşıcı hastalıklara karşı duyulan korku hastalığı.
kirlenmek
- Kirli duruma gelmek, pislenmek.
- Kadının ırzına geçilmek, iffeti bozulmak, lekelenmek.
- Kadın aybaşı olmak.
- Onuru lekelenmek.
- Elektro gitardan alınan ses sinyalinin yükselteç tarafından aşırı sürülmesi sonucu kırılarak bozulmasıyla kendine has sert sesin oluşması.
- Become dirty.
- Be soiled.
- Be polluted.
- Stain.
- Soil.