kemiyet ne demek?
Kökeni: Arapça
- Nicelik
Onun koleksiyonculuğu, Onun koleksiyonculuğu, kemiyetteki kahramanlığı ise, boyuna keyfiyette arayıp asla bulamadığı kadını ne yapıp yapıp yakalayabilmek gayretinden.
Necip Fazıl KısakürekZengin olmak isteyen fakir, efendi olmak isteyen bende, hür olmak isteyen köle hesapsız bir kemiyet arzeder.
Samiha Ayverdiİnsanlar zindanda birer kemiyet / Urbalarla kemik, mintanlarla et.
Necip Fazıl Kısakürek - Bir şeyin sayısal durumu
Zamanımız cemiyetlerinde hem ihtisas, hem kemiyet, hem de keyfiyet görüşüyle kaçınılmaz bir zaruret oluşturmuştur.
Nurettin Topçu - Miktar, adet
- Arapça "miktar" anlamına gelen "kemm" kelimesinden türemiştir.
- Bk. nicelik.
- (Bak: Kemmiyet)
- Quantity.
- Quantity nicelik.
nicelik
- Bkz. kantitite
- Bir şeyin sayılabilen, ölçülebilen veya azalıp çoğalabilen durumu, kemiyet, miktar.
- Bir şeyin eşit parçalara bölünebilen ve ölçülebilir olan yanları.
- Genellikle sayılabilen, toplamı doğrudan sayı olarak belirtilebilen genel özellik.
- Nesneler ve olaylarla ilgili ölçülebilir özellikler, anlamdaş tutar.
- Proportion.
- Number.
- Quantity.
- Menge
- Quantité
nicelik
- Bkz. kantitite
- Bir şeyin sayılabilen, ölçülebilen veya azalıp çoğalabilen durumu, kemiyet, miktar.
- Bir şeyin eşit parçalara bölünebilen ve ölçülebilir olan yanları.
- Genellikle sayılabilen, toplamı doğrudan sayı olarak belirtilebilen genel özellik.
- Nesneler ve olaylarla ilgili ölçülebilir özellikler, anlamdaş tutar.
- Proportion.
- Number.
- Quantity.
- Menge
- Quantité
kemiyar
- Ayarı bozuk. Hileli. Kalp altun veya gümüş. (Osmanlıca'da yazılışı: kem-iyar)
kemiyy
- Bahadır kişi.