kavurmalı ne demek?
- İçinde kavurma bulunan.
içinde
- Süresince, zarfında
- Ortamında
- ... ile dolu bir biçimde.
- Included.
- Inside of.
- Within.
- Inly.
- Therein.
- Inside.
- Among.
kavurmalık
- Kavurma yapmaya elverişli yiyecek.
- Kavurma için ayrılmış.
kavurma
- Kavurmak işi.
- Kendi yağıyla pişirilip kavrulduktan sonra yenen veya dondurulup saklanan et
- Kavrulmuş olan.
- Karbonat, sülfür vb. cevherleri özel fırınlarda, yüksek sıcaklıktaki hava ile tepkimeye sokarak oksitlerine dönüştürme.
- Kavrulmuş madde.
- Roasting.
- Fried meat.
- Roasted.
- Fried.
- Roasted wheat.