kavuşmak ne demek?
- Ayrı kalınan, sevilen bir kimseyle bir araya gelmek, onu yeniden görmek
Biz 1923'te bir Mustafa Kemal'e kavuşmasaydık, gelecek zamanlara doğru yollarımızı tıkayan aşılmaz setleri yıkamazdık.
F. R. Atay - Yokluğu çekilen veya çok istenen bir şeye erişmek, onu elde etmek
- Katılmak
- Bir araya gelmek, birleşmek.
- Güneş batmak.
- Varmak, ulaşmak.
- Meet.
- Come together.
- Rejoin.
- Reunite.
- Converge.
- Resume.
- Return to.
- To be reunited with.
- To succeed in getting sth long sought for.
- To reach.
- To arrive at.
- To flow into another.
- To join another.
- To meet.
- To overlap properly.
- Retrieve.
kavuşma
- Kavuşmak işi, buluşma, telaki
- Mantar ve yosun sınıfından bazı aşağı bitkilerde, yeni bir birey oluşturmak için iki ayrı hücrenin birleşmesi.
- Encounter.
- Meeting.
- Reunion.
kavuşma konumu
- Güneş'le herhangi bir gezegenin, Güneş'le Ay'ın Yer'e göre aynı hizada ve aynı yanda (uzanım 0°) bulunduğu konum. (bk. şekil K.31)
- Conjunction.
- Conjonction