karagözcü ne demek?
- Karagöz oyunu oynatan kimse, hayalî.
- Karagöz oyununda kullanılan boyanmış insan biçimlerini yapıp satan kimse.
- Operator of a shadow show.
- Maker and seller of shadow-show puppets.
karagözcülük
- Karagözcünün mesleği.
- Operating a shadow show.
- Making shadow-show puppets.
karagöz
- Adını baş oyun kişisi Karagöz'den alan Türk gölge oyunu.
- Deve derisinden veya mukavvadan kesilip boyanmış insan biçimlerini beyaz bir perde üzerine arkadan ışık vererek yansıtma yoluyla oynatılan oyun.
- İzmaritgillerden, 25-30 cm uzunluğunda, enli, boz renkli, beyaz etli bir balık (Sargus sargus).
- Bu oyunda halk görüşünü ve duyuşunu veren kimse.
- Türk gölge oyununun iki eksen kişisinden biri. Dışa dönük, içi dışı bir, olduğundan başka gözükmeyen, yoksul bir halk tipidir. Halkın sağduyusunu ve törelerini yansıtır. Hacivat'ı dolandırmak gibi küçük kusurlar onda hoş görülür, çünkü o, ortağı tarafından daha büyük ölçüde dolandırıldığının farkındadır. Dürüst ve açıksözlüdür. Sürekli geçim derdinde olanKaragöz, ekmek parası için sevmediği ve beceremediği işleri yapmak zorunda kalır. Cesur ve gözüpektir. Dilencilik yapmaz, emeği karşılığı para kazanmak ister. Parası olduğunda gönlü yüce, eli açıktır. Çabuk kanan, çocuksu bir iyimserliği vardır. Tecimden hiç anlamaz. Gerçekçidir, hayal kurmaktan hiç hoşlanmaz. Her kalıba giremediği, dalkavuk ve çıkarcı olmadığı için kapılar yüzüne kapanır. Ama onun bu dürüstlüğünden hoşlanan mert kişiler de vardır, örnek : Tuzsuz Deli Bekir ya da Matiz, onun tok sözlülüğünden ve yiğitliğinden hoşlandıkları için başkaları arasından yalnızca onu bağışlarlar. Hacivat ile aralarında sürekli bir işçi-işveren ilişkisi görülür.
- Karaghioz.
- Bream.
- Shadow play.
- Karagheuse