kanama ne demek?
- Kanamak işi, nezif
Burun kanaması, diş kırılması, ötede beride ufak tefek sıyrıklar ve şişler.
R. N. Güntekin - Bkz. hemoraji
- Kanın veya alyuvarların kalp ve damarlar dışına çıkması, hemoraji.
- Hemorrhage, bleeding.
- Hemorrhage.
- Bleeding.
- Loss of blood.
- Haemorrhage.
kanamak
- Vücudun herhangi bir yerinden kan akmak, kan gelmek, kan kaybetmek.
- Manevi acılar yeniden etkisini duyurmak, depreşmek.
- Bleed.
- To bleed.
hemoraji
- Kanama
- Herhangi bir sebep ile oluşan yırtılma sonucu kanın damarların dışına akması
- Fışkırma
- Kanama.
- Hemorrhage.
kanama diyatezi
- Hemorrhagic diathesis
kanama durdurucu ilaç
- Kanamayı durdurmak amacıyla kullanılan ilaç.
- Hemostatic drug.