kamus tercemesi ne demek?
- Arap dil alimi firuzabadi'nin yazdığı meşhur sözlük
kamus
- Sözlük
- Büyük sözlük.
- Deniz. Derya.
- Dictionary, lexicon.
kamusal
- Kamu ile ilgili.
- Public.
- Common.
terceme
- Tercüme
- (Tercüme) Bir sözü bir dilden başka dile çevirmek. Bir lügatı, diğer bilinen lügata çevirerek anlatmak.("Elhamdülillah" bir Cümle-i Kur'aniyyedir. Bunun en kısa manası, ilm-i Nahiv ve Beyan kaidelerinin iktiza ettiği şudur: $Yani: "Ne kadar hamd ve medh varsa, kimden gelse, kime karşı da olsa, ezelden ebede kadar hasdır ve layıktır O zat-ı Vacib-ül-Vücuda ki, ALLAH denilir. " İşte, "Ne kadar hamd varsa", "El-i istigrak" tan çıkıyor. "Her kimden gelse" kaydı ise, "Hamd" masdar olup, faili terkedildiğinden, böyle makamda umumiyeti ifade eder. Hem mef'ulün terkinde, yine makam-ı hitabide külliyet ve umumiyeti ifade ettiği için, "Her kime karşı olsa" kaydını ifade ediyor. "Ezelden ebede kadar" kaydı ise; fi'li cümlesinden ismi cümlesine intikal kaidesi, sebat ve devama delalet ettiği için, o manayı ifade ediyor. "Has ve müstehak" manasını "Lillah" daki "Lam-ı cer" ifade ediyor. Çünkü: o "Lam", ihtisas ve istihkak içindir. "Zat-ı Vacib-ül Vücud" kaydı ise; vücub-u vücud, Uluhiyetin lazım-ı zarurisi ve Zat-ı Zülcelale karşı bir ünvan-ı mülahaza olduğundan, "Lafzullah" sair esma ve sıfata camiiyeti ve ism-i Azam olduğu itibariyle, delalet-i iltizamiye ile delalet ettiği gibi; Vacib-ül Vücud ünvanına dahi, o delalet-i iltizamiye ile delalet ediyor.İşte, "Elhamdülillah" cümlesinin en kısa ve Ulema-yı Arabiyyece müttefekun-aleyh bir mana-yı zahirisi şöyle olursa, başka bir lisana o icaz ve kuvvetle nasıl tercüme edilebilir? M.)(Ehl-i ilhada kapılan ulema-üs-su', milleti aldatmak için diyorlar ki: İmam-ı A'zam, sair imamlara muhalif olarak demiş ki: "İhtiyaç olsa, diyar-ı baidede, Arabi hiç bilmeyenlere, ihtiyaç derecesine göre; Fatiha yerine Farisi tercümesi cevazı var. "Öyle ise, biz de muhtacız, Türkçe okuyabiliriz?.."Elcevab: İmam-ı A'zam'ın bu fetvasına karşı, başta a'zami imamların en mühimleri ve sair oniki eimme-i müçtehidin, o fetvanın aksine fetva veriyorlar. Alem-i İslam'ın cadde-i kübrası, o umum eimmenin caddesidir; mu'zam-ı Ümmet, cadde-i kübrada gidebilir. Başka hususi ve dar caddeye sevkedenler, idlal ediyorlar. İmam-ı A'zam'ın fetvası, beş cihette hususidir:Birincisi: Merkez-i İslamiyetten uzak diyar-ı aherde bulunanlara aittir.İkincisi: İhtiyac-ı hakikiye binaendir.Üçünc--uşu--: Bir rivayette, lisan-ı ehl-i Cennet'ten sayılan Farisi lisaniyle tercümeye mahsustur.Dördünc--uşu--: Fatiha'ya mahsus olarak cevaz verilmiş, ta Fatiha'yı bilmeyen namazı terketmesin.Beşincisi: Kuvvet-i imandan gelen bir hamiyet-i İslamiye ile, maani-i mukaddesenin, avamın tefehhümüne medar olmak için cevaz gösterilmiş. Halbuki, za'f-ı imandan gelen ve menfi fikr-i milliyetten çıkan ve lisan-i Arabiye karşı nefret ve zaaf-ı imandan tevellüd eden meyl-i tahrip saikasıyla tercüme edip Arabi aslını terketmek, dini terk ettirmektir! M.)(Terceme: Bir kelamın manasını diğer bir lisanda dengi bir tabir ile aynen ifade etmektir. Terceme aslın manasına tamamen mutabık olmak için sarahatte delalette, icmalde tafsilde, umumda hususda, ıtlakta takyidde, kuvvette isabette, hüsn-i edada, üslub-u beyanda, hasılı ilimde, san'atta asıldaki ifadeye müsavi olmak iktiza eder. Yoksa tam bir terceme değil, eksik bir anlatış olmuş olur. Halbuki muhtelif lisanlar beyninde hutut-i müştereke ne kadar çok olursa olsun, herbirini diğerinden ayıran birçok hususiyetler de vardır.Onun için lisani hususiyeti olmayıp sırf akl u mantıka hitab eden kuru ve fenni eserlerin kabiliyet-i ilmiyesi terakki etmiş olan lisanlara hakkıyla tercemesi kabil olduğunda söz yoksa da hem akla, hem kalbe yahut yalnız zevk ü hissiyata hitab eden ve lisan nokta-i nazarından edebi kıymeti ve zevk-i san'atı haiz bulunan canlı ve bedii eserlerin tercemelerinde muvaffakiyet görüldüğü nadirdir. (Elmalılı Tefsiri)