kaçırmak ne demek?
- Kaçmasını sağlamak veya kaçmasına imkân yaratmak
Büyükçe bir kız hemen onu kucaklayıp mektebin avlusuna kaçırmıştı.
O. C. Kaygılı - Bir işi belirlenen zamanda yapamamak.
- Zor kullanarak yanında götürmek.
- Bir daha ele geçmemek üzere yitirmek.
- Yararlanamamak.
- Gitmek, kaçmak zorunda bırakmak.
- Çalmak, kimsenin haberi olmadan götürmek, aşırmak.
- Yasal olmayan yoldan bir ülkeye mal sokmak veya çıkarmak.
- Let escape.
- Miss.
- Abduct.
- Kidnap.
- Snatch.
- Exude.
- Give off.
- Hijack.
- Ladder.
- Lose.
- Ooze.
- Rape.
- Ravish.
- Shuffle.
- Slip.
- Spirit away.
- Spoil.
- Whisk.
- Make off with.
- Smuggle.
- To let slip.
- To kidnap.
- To abduct.
- To make or let escape.
- To drive away.
- To leak.
- To miss.
- To lose.
- To smuggle.
- To hide from a tax-gatherer.
- To go off one's head.
- To go mad.
- Miss, let slip, pass up, blow.
- Put off.
- Flush.
- Chill.
kaçırma
- Kaçırmak işi.
- Cinsel duyguları karşılamak ya da evlenmek amacıyle bir kız ya da kadının, konutundan uzaklaştırılması, alıp başka yere götürülmesi.
- Letting escape.
- Missing.
- Smuggling.
- Kidnapping.
- Evasion.
- Snatch.
- Abduction.
- Rapt, rapt de réduction
kaçırmamak
- Not to miss