juice of ripe figs ne demek?
- Bal
bal
- Arılarının bitki ve çiçeklerden topladıkları bal özünden yapıp kovanlarındaki petek gözlerine doldurdukları, rengi beyazdan esmere kadar değişen tatlı, koyu, sıvı madde.
- Olgunlaşmış incirin, dışına sızan tatlısı.
- Ağaçların kabuğundan sızarak pıhtılaşan besi suyu.
- Bal arılarının bitki ve çiçeklerden topladıkları bal özünden yapıp kovanlarındaki petek gözlerine doldurdukları, rengi beyazdan esmere kadar değişen tatlı, koyu, sıvı madde.
- Kovan ile mermi çekirdeklerinin tasnif, irtibat ve arşiv araştırma faaliyetlerinin daha etkin yürütülebilmesine olanak veren, bilgisayarlı görüntülü balistik analiz sistemi.
- Bal arıları tarafından üretilen ve esas itibarıyla glukoz ve fruktozdan oluşan, glukozdan daha tatlı, besin maddesi ve tıpta ilaç olarak kullanılan, yegane doğal küçük moleküllü şekerler karışımı.
- Özellikle kurşun, inorganik civa, arsenik, altın ve antimon gibi ağır metallerle heterosiklik şelat kompleksleri oluşturarak bu elementlerin, enzimlerde bulunan sülfidril gruplarına bağlanmasını engelleyen ve sonuçta idrarla atılımlarını sağlayanağır metal zehirlenmelerinde kullanılan birantidot, dimerkaprol.
- (C.: Buul) Cahiliyet devrine mahsus bir put. Güneş Tanrısı. (Osmanlıca'da yazılışı: ba'l)
- Kalb, gönül, yürek. Hatır.
- Kanat. (Osmanlıca'da yazılışı: bâl)
juice
- Meyve suyu
- Su, salgı, elektrik, benzin
- Özsu, usare
- Sebze, meyva veya et suyu
juice boiler
- Kaynatma kazanı
of
- Sıkıntı, bezginlik, usanç, acı, yorgunluk vb. duyguları belirten bir söz
- Ugh!.
- In a general sense, from, or out from; proceeding from; belonging to; relating to; concerning; used in a variety of applications; as: Denoting that from which anything proceeds; indicating origin, source, descent, and the like; as, he is of a race of kings; he is of noble blood.
- Denoting possession or ownership, or the relation of subject to attribute; as, the apartment of the consul: the power of the king; a man of courage; the gate of heaven.
- Denoting the material of which anything is composed, or that which it contains; as, a throne of gold; a sword of steel; a wreath of mist; a cup of water.
- Oil filters.
- Denoting part of an aggregate or whole; belonging to a number or quantity mentioned; out of; from amongst; as, of this little he had some to spare; some of the mines were unproductive; most of the company.
- Prep w dat , from, out of, of, away from, contrary to, by.
- Denoting that by which a person or thing is actuated or impelled; also, the source of a purpose or action; as, they went of their own will; no body can move of itself; he did it of necessity.
- Optional Form Source: US EPA.
ripe
- Olmuş, olgun, olgunlaşmış, yetişmiş, kemale ermiş
- Olgunluk derecesine varmış
- Ihtiyarca, yaşlıca
- Eski ve lezzetli, tam vakti gelmiş
- Hazır
- Olgun, olmuş, dinlendirilmiş, ergin, bekletilmiş, pişkin, erişkin, görmüş geçirmiş, kemale ermiş, uygun, hazır, ameliyata hazır (apse), açık saçık, müstehcen, sulu
Türetilmiş Kelimeler (bis)
juicejuice boilerjuice catcherjuice channeljuice clarificationjuice extractionjuice flowjuice heaterjuice level indicatorjuice pumpofof a certain ageof a certain lengthof a certain qualityof a collapseof a deviceof a good familyof a hogof a kindof a moment agooo henryo ağır yaralıo anda söylemeko anda uydurmak