iz ne demek?
- Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare
Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm.
S. F. Abasıyanık - Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti
Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı.
Y. K. Karaosmanoğlu - Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, emare.
- Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser.
- Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit.
- Track.
- Footprint.
- Mark.
- Trace.
- Sign.
- Scar.
- Taint.
- Birthmark.
- Chip.
- Clew.
- Clue.
- Dint.
- Evidence.
- Ghost.
- Hint.
- Impress.
- Impression.
- Inkling.
- Odor.
- Odour.
- Print.
- Shadow.
- Smack.
- Stamp.
- Stigma.
- Streak.
- Suggestion.
- Suspicion.
- Tincture.
- Tinge.
- Touch.
- Footing.
- Imprint.
- Indication.
- Pockmark.
- Smell.
- Spark.
- Strain.
- Token.
- Trail.
- Vestige.
- Dash.
- Tail.
- Tracing.
- 2-letter shorthand for Iraq.
- 3rd person singular form of the verb 'to be'.
iz açmak
- Furrow.
iz alma kiti
- Üç boyutlu ayakkabı ve araç lastik izlerinin tespitinde ve kaldırılmasında kullanılan kit.