itmek ne demek?
- Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek
Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar.
H. E. Adıvar - Kapı, pencere vb.ni güç uygulayarak açmak veya kapamak
Yavaşça kapıyı itti, elinde yoğurt bakracıyla girdi.
H. E. Adıvar - Bulunduğu yerden aşağı düşürmek.
- Sürüklemek, sevk etmek.
- Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisinden uzaklaşmaya zorlamak, çekmek karşıtı.
Push.
Propel.
Thrust.
Foil.
Heft.
Hustle.
Impel.
Repel.
Repulse.
Shove.
Jostle.
Nose.
Strain.
To push.
To shove.
itme
- İtmek işi.
- Kol ya da öteki vücut bölümlerini gerici kas gücü ile çalıştırarak bir direnci uzaklaştırma.
- İki molekül ya da taneciği birbirinden uzaklaştıran kuvvet.
- Doğum sırasında pelvis önünde boşluk oluşturmak amacıyla yavrunun tamamının veya bir kısmının döl yatağı içine itilmesi, repulsiyon.
Pushing.
Push.
Propulsion.
Impellent.
Impulse.
Repulsion.
itme divertikülümü
- Mukozanın kas tabakasındaki bir bozukluktan fıtıklaşması sonucu, yemek borusunda oluşan kese tarzında yerel ve kör kese tarzında genişleme, basınç divertikülümü, pulsiyon divertikülümü. Özellikle at ve köpeklerde yaygın olarak görülür.
Pulsion diverticulum.