insanlık ne demek?
- İnsan olma durumu.
- İnsanca davranma.
- İnsanların tümü, beşeriyet.
- Doğru dürüst insana yakışır durum, adamlık, âdemiyet.
- İnsanı insan yapan, insanın doğasını oluşturan niteliklerin hepsi.
- İnsanın değerini, saygınlığını veren öz, insana yaraşır yaşama ve düşünme ilkesi
Benim ona fenalık etmem, insanlığa aykırı bir şeydir.
R. N. Güntekin - İnsanı sevme, insan sevgisi, insancıl olma
Öyle kimseler ki, insana insanlık dersi verebilirler.
Y. K. Karaosmanoğlu - Tüm insanları içine alan bütün.
- İnsanı insan yapan, insanın doğasını kuran niteliklerin tümü. II. 1-İnsanın değerini, saygınlığını veren öz; insana yaraşır yaşama ve düşünme ilkesi.
- İnsancıl olma; insanları sevme; insan sevgisi.
- Temelini antik kültür ürünlerini benimsemede bulan ve insanlığı kendi içinde yetkin bir yetişimin ereği olarak koyan eğitim ülküsü. // Antikçağdan beri süregelen insan üzerindeki görüşlerde, "insanlık" kavramından, insanın, hayvanlık yanından ayrı olarak "insanlığı", en geniş anlamıyle insan niteliklerinin tümü anlaşılır; insanı insan yapan bu nitelikler doğaca verilmişlerdir ve insanı, insan olmanın anlamı ve ereği olarakinsanlıkla ilgili olanı bilmek ve bu bakımdan bilinçlendirmekle yükümlendirirler. Böylece "insanlık ülküsü" bir eğitim ülküsü olarak belirir. Daha Hellenistik çağda, sonra da yeniçağda türlü biçimlerde dile gelen "insanlık ülküsü" iki noktada toplanır: a. Usun insana özgü olduğu inancından,usu oluşturmanın eğitim bakımından gerekli olduğu sonucu çıkar; çoğunlukla da doğa bilimleri ve teknik bir yana bırakılır, b. "İnsanlığın" insanı hayvandan ayıran tinsel yeti olarak bütün insanları kuşattığını kabul eden bu anlayıştan bir ahlaksal ödev çıkar: "Genel insanlığı" (insana özgü olanı) soysop, din, ulus, ırk ve uyruk ayrılığına bakmadan, her insanda tanımak ve uyandırmak. Böyleceinsanlık ülküsü yoluyle, usun aydınlanması, hoşgörü, siyasal eşitlik (yasalar karşısında eşit olma), ayrıca köleliğin kaldırılması ve toplumsal adaletin sağlanması gerçekleştirilmiş olur. Antikçağdan beri görüleninsanlık ülküsü, ilk belirgin örneğini Cicero'nun tinsel kültür "cultura animi" özleminde verir; Doğuşçağında (Renaissance) sonra da yeniçağda doruğuna erişir: özellikle Herder, Schiller ve W. von Humboldt insanda insanlığın gelişmesini; insanın ruhsal ve tinsel yetilerinin (duygu ve us yetilerinin) uyumlu bir biçimde geliştirilmesini insanın son ereği olarak sayarlar.
- Humanity.
- Mankind.
- Humankind.
- Human.
- The species.
- Our species.
- Mortality.
- Flesh.
- Flesh and blood.
- The human race.
- Lords of creation.
- Humaneness.
- Kindness.
- Manhood.
- Humanité
- Humanitas
insan
- İki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı.
- Bu türden olan canlı.
- Kişi, şahıs, âdemoğlu, âdem evladı
- Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse).
- Memeliler (Mammalia) sınıfının,insangiller (Hominidae) familyasından, iki ayağı üzerinde duran ve yürüyen, kolları kısa, vücudunun birçok yerlerinde tüyler azalmış, çeneleri belirli, beyinleri çok gelişmiş, kafatası yuvarlak ve yüz açısı yüksek, konuşabilen tek yaratık.
- (Bu kelimenin aslı, lugat alimlerince "ins" den geldiği söylenir. Kamusta da kufiun'a göre "Nisyan" kelimesinden geldiği zikredilmektedir.)Akıl, şuur ve iman ile diğer canlılardan ayrı, Cenab-ı Hakk'ın en mükerrem yarattığı mahluku olup, Rabbani ni'metleri unutkanlığı dolayısıyla insan denilmiş.
- Modern man.
- Hominid.
- Human.
- Anthropo-.
insanlık bakımından
- Humanly, as a man.
insanlık dışı
- Inhuman, inhumane, diabolic, diabolical, unnatural, barbarous.