indirmek ne demek?
- Yüksekten, sarp ve kötü yerden veya yukarıdan aşağıya inmesini sağlamak
- Bir taşıt veya binek hayvanından aşağıya almak.
- Fiyatını azaltmak, düşürmek.
- Hızla vurmak
Genç adamın başına son darbeyi indirdi.
Y. K. Karaosmanoğlu - Kapamak.
- Yağmur, sis, birdenbire bastırmak
Haberlerle birlikte hızlı bir yağmur indirdi.
N. Cumalı - Kırmak, tahrip etmek.
- Bk. yüklemek
- Lower.
- Set down.
- Take down.
- Put down.
- Bring down.
- Reduce.
- Degrade.
- Bash.
- Cast down.
- Clip.
- Clout.
- Clump.
- Dismount.
- Draw down.
- Drop off.
- Dump.
- Land.
- Lay low.
- Let down.
- Lift down.
- Plant.
- Relegate.
- Send down.
- Strike.
- Take from.
- Take off.
- Deduct.
- Shutter.
- To lower.
- To bring down.
- To reduce.
- To deduct.
- To bring sth down.
- To mark sth down.
- To let sb down.
- To land.
- To give to deal.
- To unload.
- To break.
- To take down.
- To get down.
- To deliver.
- To wreck.
- To destroy.
- Abate.
- Couch.
- Diminish.
- Retrench.
- Down.
- Unlade.
indirme
- İndirmek işi.
- Vücut bölümlerini kaldırıldıkları yerden kendi ağırlıklarıyla doğal duruma getirme.
- İndirim işlemi.
- Lowering.
- Setdown.
- Degradation.
- Relegation.
- Curtailment.
- Landing.
- Deduction.
indirme oranı
- Gelecekteki bir nakit akımını bugünkü değere indirgenirken uygulanan oran.
- Bir mal veya hizmetin fiyatında yapılan indirmenin oranı.
- Discount rate.